Zaman zaman sahipsiz, kimsesiz çocuklar için hazırlanmış bakım yurtlarına, yaşlı bakım evlerine ziyarete gider onlarla en büyük ihtiyaçları olan ilgiyi, sevgiyi bir nebze de olsa paylaşmaya çalışırım. Orada olmaktan mutlu olduğum kadar duyduğum, gördüğüm ve hissettiklerimle burkulur yüreğim. Yaşadıkları zaman diliminden çok daha fazlasını yaşamış, direnmiş, teslim olmuş büyüklerimiz yanında oksijensiz bir ortamda nefes almaya, susuz bir ortamda büyümeye çalışan körpe fidanlara üzülürüm. Her birinin belirsizliklerle dolu geleceklerinden nasıl kaçmaya çalıştıklarını, imkansızı yapabilmek, güneşi gölgesinden sıyırıp kurtarabilmek için nasıl çaba harcadıklarını gözlemlerim.
Anlarım ki;
Yaşamak, katır dikeni tohumundan yediveren gülleri açtırabilmektir…