Bu gün konuşmacı olduğum, Ankara Başkent üniversitesinde “Başarının Anahtarları” isimli konferansta geçmiş yıllara ait bir anımız geldi aklıma. Anlatmadan geçemeyeceğim…
80’li yıllar. Ticari yaşamımızın ilk yılları. Fikret girdiği madeni yağ işinde çırpınıp duruyor. Ben ise Mersin Tevfik Sırrı Gür lisesinde öğretmenliğe devam ediyorum. Ders hazırlığı, yazılı soruları hazırlama ve yazılı kağıtlarını teker teker okuyup değerlendirme oldukça zaman alıyor.
Balıkları anlatacağım gün konu ile ilgili ilginç ek bilgiler bulmak amacı ile ansiklopedi karıştırıyorum.
O sırada kapı çalıyor ve Fikret yorgun-argın içeri dalıyor.
-Günün nasıl geçti diye sorduğumda;
-Sorma, taksilere 25 kuruşluk yağ koymak tamam da kravatım yağa bulanıyor.
Gülerek;
– Ne o hanım, sen hazine mi buldun diyor.
-Gel, bak. Büyük balık küçük balıkları nasıl da yutuyor. Binlerce balık kocaman açılmış ağzın içine adeta bir girdaba çekilir gibi çekiliyor.
İkimiz de hem hayranlık, hem acıma duygusu ile inceliyoruz fotoğrafı bir süre.
Sonra Fikret;
-Kopar o sahifeyi, as şu duvara. As ki her gördüğümüzde ibret alalım. Her işte bu böyle hanım. Daima güçlü zayıfı eziyor. Daima büyük balığın küçük balığı yuttuğu gibi. Yutulmamak için büyümemiz, güçlenmemiz lazım.
Yıllarca duvarımızı süsleyen bu çerçevesiz ansiklopedi sayfası kutup yıldızı gibi her gece yol gösteriyor bize.
Durmak yok! yorulmak yok!
Yutulmayacak kadar büyüyene dek. diyoruz. Mersin’de 10 yıl içerisinde Türkiye’nin en büyük madeni yağ ve toptan akaryakıt distribütörü olmamızda ve 1992 yılında kurduğumuz OPET’in bu gün Türkiye’nin en gözde akaryakıt dağıtım şirketi olmasında belki o küçücük fotoğraf rehber olmuştur kim bilir?